- bir müddet
- awhile, for a while
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
müddet — is., Ar. muddet Süre Odada yalnız kalınca iki eski arkadaş bir müddet daha ağlaştılar. Ö. Seyfettin Birleşik Sözler karantina müddeti mehil müddeti … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜDDET-İ SEFER — Orta hâlli bir gidiş ile üç günlük yol, mesâfe … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
VAKF — Bir kimseyi veya bir şeyi alıkoymak, durdurmak. Kımıldatmamak. * Hareketten fariğ olmak, imsak etmek. Hapsetmek. Aslâ satılmamak, başka şeye tebdil olunmamak şartı ile bir mülkü Allah yoluna vermek. Menfaatı hayır nevilerinden birisine âit olmak… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bi mafir — bir zaman, nice bir müddet … Beypazari ağzindan sözcükler
sallamak — i 1) Düzenli bir biçimde ve hep aynı doğrultuda hareket ettirmek Sen yine anahtarını çıkar, salla, eğlendir. H. E. Adıvar 2) Uydurmak, kafadan atmak 3) Sarsmak 4) mec. Beklenmedik bir başarı kazanmak Seçimlerde Ankara yı salladı. 5) mec. Zor… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fitil — is., Ar. fetīl 1) Lambada, kandilde ve mumda yağın, çakmakta benzinin yanmasını sağlayan, türlü biçimlerde bükülmüş veya dokunmuş pamuktan yapılan genellikle yağ çekici madde Lambanın fitili biraz daha açılmış. Y. Z. Ortaç 2) Derin yaraların… … Çağatay Osmanlı Sözlük
BİLANÇO — ing. Ticarî bir müessesenin muayyen bir devre sonunda alacak verecek durumunu göstermek üzere meydana getirdiği cetvel. * Mc: Herhangi bir işte belirli bir müddet sonundaki iyi ve kötü neticelerin karşılıklı durumu … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kanat — is., dı 1) Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ Kuşun kanatlarını kısıp bir taş parçası gibi yere süzüldüğü gözümün önündedir. M. Ş. Esendal 2) Balıklarda yüzgeç 3) Bir uçağın havada durmasını sağlayan taşıyıcı aerodinamik güçlerin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
seccade — is., Ar. seccāde Bir kişinin üzerinde namaz kılabileceği büyüklükte, halı, kilim, post veya kumaştan yaygı, namazlık Bir zahit gibi seccadesinin üstünde, bir müddet daha şaşkın ve dalgın oturup kalıyordu. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
yırtıcı — sf. 1) Beslenmek için başka hayvanları parçalayarak yiyen (hayvan) 2) mec. Kan dökmekten, insan öldürmekten zevk alan (kimse) Uzun bir müddet insanın yırtıcı hayvanat cinsinden bir mahluk olduğunu ispat için binbir dereden su getirdi. Y. K.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zapt etmek — 1) zorla almak Bizans ta Sırp memleketlerini zapt ettilerse de bir müddet sonra bazı kısımlara geniş otonomiler verdiler. F. R. Atay 2) tutmak Neveser bir sevinç çığlığını zor zapt etmişti. A. İlhan 3) bir şeyi güç kullanarak önlemek El ele… … Çağatay Osmanlı Sözlük